İnsanoğlu için bir sofranın etrafında toplanmak, yalnızca karın doyurmak değil, aynı zamanda gönülleri doyurmaktır. İslam kültüründe de yemekli davetler, muhabbeti çoğaltan, dostluğu pekiştiren ve sevinci paylaşan bir vesile olarak görülmüştür. Efendimiz (sav) müminlerin bir araya gelmelerini teşvik etmiş, bu buluşmaları bereketin ve kardeşliğin kaynağı olarak göstermiştir. İşte bu anlayıştan doğan pek çok geleneksel davet çeşidi vardır.
Yeni doğan bir çocuk için verilen Akika, ailenin mutluluğunu paylaşmak ve şükür etmek için düzenlenir. Çocuğun sünneti vesilesiyle yapılan Azîre ise hayır dualarla sevinçli bir günün hatırasıdır. Kur’an-ı Kerim’i ezberleyerek büyük bir başarıya imza atan hafızlar için yapılan Fergab, hem manevi hem de toplumsal açıdan önemli bir merasimdir.
Bir Sofra kurmak istediğinizde biz buradayız.
Yine anne olmanın mutluluğunu paylaşmak için tertip edilen Hurs, yeni doğum yapan kadına destek ve dayanışma anlamı taşır. Dostluğun en samimi hali olan Me’dübe sofraları ise sırf muhabbet için kurulup gönülleri bir araya getirir. Yolculuktan dönenlerin şükrünü ifade eden Nakîa, sevdiklerle yeniden kavuşmanın en güzel vesilesidir.
Müminlerin çeşitli vesilelerle, yemekli davetlerde bir araya gelmeleri Efendimiz(sav) tarafından teşvik edilmiştir. SALON FERAH
Bir evin ya da binanın tamamlanışında yapılan Vekîre, bereket dileğinin bir ifadesi olurken; nikâh sonrası verilen Velîme, evlilik sevincinin dostlarla paylaşılmasıdır. Bayram günlerinde gerçekleştirilen Muayede davetleri kardeşliği pekiştirirken, herhangi bir hayırlı olayı kutlamak için düzenlenen Mübareke sofraları da tebrikleşmenin en zarif yoludur.
Bütün bu davetler, sadece yemekle sınırlı olmayan, paylaşmanın, şükrün ve dayanışmanın göstergeleridir. İnsanları bir araya getiren, aradaki muhabbeti güçlendiren bu sofralar, geçmişten günümüze taşınan kıymetli miraslardır. Cenab-ı Allah’ın rızasını umarak kurulan her sofra, hem dünyada hem ahirette bereket vesilesi olur.